Sinek, Saz, Toz ve İhmal Kenti …. Denizkent
Köy Değil, Şehir Değil, Mahalle Değil, Belde Değil Peki Burası Ne?
Adı olan fakat hükmü ve statüsü olmayan yerleşim yeri… Denizkent veya Pınarkent
Havası, suyu, doğası güzel ama hizmeti güzel değil. Yıkılmış ama yenisi yapılamamış. Gideceksiniz ama kalamayacaksınız. Soracaksınız ama bulamayacaksınız. Akdeniz’in incisi derler ya, işte buraya da Marma’ranın incisi diyebilirsiniz.
Anlatırlar hep 40-50 yıl önceden beri Denizkent varmış. Zamanın zenginleri tatillerini burada geçirirlermiş. Antalya Bodrum, Kuşadası yokken Denizkent varmış.
Şimdi Kuşadası var, ama Denizkent ne var ne yok. İhmaller çok. Denizkent ile ilgili bir site, bir tanıtım filmi, slaytı bile yok. Kimse yapmamış, düşünmemiş, gerek görmemiş. İhmaller birbirini kovalamış durmuş Düşünsenize, Denizkent sahi sizce ne. Mahalle mi acaba, köy mü yoksa. Veya şehir mi, yoksa beldemi. Nüfusu kaç, kaç kişi yaşıyor. Sorunları neler. Mahalle ise muhtarı kim, muhtarlığı nerede. Şehir veya beldeyse belediye başkanı kim. Şayet siteyse site başkanı kim ne iş yaparlar. Velhasıl kelam karmakarış bir yer. Kafam karıştı.
İnternette Denizkent diye yazdım, 5 sene önce amatörce, alel acele çekip internete yüklediğim tanıtım videosu çıktı. Yahu buranın belediyesi, yöneticisi, muhtarı, sakini, derneği, kooperatifi yok mu. Hangi belediye burayla ilgileniyor.
Hiçbir ilgi yok Denizkent ile ilgili. Çok yazık benim memleketime. Denizkent’i anlatmak, tanıtmak, reklâmını yapmak, herkesle paylaşmak, memleketimde böyle bir yerin olmasıyla gurur duymak isterim. Ama nerede böyle bir şey. Ne diyeyim Denizkent ile ilgili, ne a anlatayım. Yaz günleri geldiğinde sürekli arayıp bize bilgi soruyorlar. Kalacak yer var mı diye. Otel, pansiyon, kiralık ev, sosyal tesis soruyorlar. Ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Ne diyeyim, önceden vardı, belediye daha iyisini yapacağız diye altı sene önce yıktı ve altı senedir yenisini yapamadı. Yapamayacaksanız niye yıkarsınız bir türlü anlamış değilim. Yıkmak kolay, yapmak zor.
Denzikent’e bu araştırmayı yapmak için inanın üç gün, gece ve gündüz gidip geldim. Denizkent’te evim, villam ve kulübem de yok. Gariban insanlar gibi arabamla gidip, arabanın kuytusunda soyunup giyinen birisiyim. Şahsi olarak hiçbir menfaatim de yok. Ama Müslüman olarak ilçeme, memleketime, insanıma, içinde yaşadığım topluma karşı sorumluluk duygum var.
Bu yüzden kapsamlı bir araştırma ve rapor hazırlamak üzere, belki bir iyiliğim dokunur düşüncesiyle hiç üşenmeden gidip araştırdım.
Herkesle konuştum. Neler söylediler neler. Orada kalanlar öyle dertli ki sormayın. Ali Dökmen ağabeyle gündüz gittik. İkindi namazına girdik. Namazdan sonra cemaatle hasbıhal ettik. Onlara dedim, ben araştırmacıyım, Denizkentin sorunlarını masaya yatıracağım, nedir istekleriniz dertleriniz dedim. Cemaatten, Denizkent sakinleri başladılar anlatmaya. Hizmet yok, yalnızız. Sosyal tesis yok, toz çok, sinek çok, gelen giden, sahip çıkan, sorunlarımızla ilgilenen yok… Diye saymaya başladılar. Kimi vatandaşlar da yahu Denzikenti kötülemeyelim, iyi diyelim de insanlar buraya gelsinler, yatırım yapsınlar. Belediyeyi kötülemeyelim, hizmetleri var, adam ne yapsın, 700-800 kişinin yaşadığı yere dünyanın hizmetini yaptı. Her gün dozerler, kepçeler, ekipler burada adam daha ne yapsın diye kendi aralarımda hararetli tartışmaya başladılar. Tartışma büyüyünce içinden çıkamadılar ve dağılıp gittiler.
Adamın biri kolumdan tutup söylüyor, bu söylediklerimi yaz kardeşim, sesimizi duyur diyor. Tamam, yazayım diyorum, yazıyorum, isminiz neydi diyorum, hemen kıvırıyor. Boş ver ismimi diye. İşte ben de bunlara gıcık oluyorum. Adam adam konuşuyor, her şeyi sayıp döküyor, niye yazmıyorsunuz bunları diyor bizi fırçalıyor, sonrada çark ediyor. Niyeymiş, ismi çıkarsa belediye ile kötü olurmuş, işini görmezmiş. İsteklerini bana söyletecek. Kendisi çekip gidiyor söylemiyor. Sorunlarını söylersen, ismini belirtirsen ne yapacak belediye seni. İsrail gibi, buldozerlerle gelip evini mi yıkacak. Dürüst adam Allahtan başka kimseden korkmaz. İşte sorunlarımız bu şekilde çözümsüzleşiyor. Karnımızdan ve arkadan konuşuyoruz. Ben karnımdan konuşmam, her şeyi açık seçip yazar çizerim, Allahtan başka da hiçbir güçten korkmam çekinmem dedim. İşte söylüyorum buradan açık açık. Denizkent tam bir ihmallerin kenti olmuş. Gönen belediyesi buradaki sosyal tesisleri yıkmış yerine yenisini de bir türlü yapamamış. Yakın zamanda yapacak gibi bir pozisyon da göremedim. Sadece tozlu yolda elektrik direkleri dikilmiş, gece onlar iyi yanıyor. Toz yolda şöyle bir deniz turu atabilirsiniz. Tabiî ki yoldan hızla bir araba geçmez ise. Yıkanmış arabamla gittim, toz duman içinde geri döndüm.
Belediye tam altı yıl boyunca, tam altı defa Denizkentte üst üste sınıfta kalmış diyebilirim. Sarıköy belediyesi için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Hiçbir çalışma yok. Varmış gibi bir görüntü var, ama yok. Ben göremedim. Özellikle Pınarkentte, denizin kenarında, moloz yığınlarını görünce inanın çok üzüldüm. Bu yazıyı kaleme alırken Ankara’dan bir dostum aradı, Erdek de kalacak pansiyon ve otel bulamadık, Denizkent’te bir yer ayarlarmısın dedi. Maalesef dedim. Otel de, pansiyon da, kulübe de yok dedim.
Yazık değilmi, insan hizmet alamıyor. Orada oteller, pansiyonlar, sosyal tesisler olsa, yaz sezonunda 30.000 kişi gelse, her biri 10’nar gün kalsa, kişi başına 100’er TL Denizkent’e kalsa, 3 trilyon para kalır. Gönen’den en az 500 kişi iş bulmuş olur. Gönen esnafı canlanır.
Düşünebiliyor musunuz, şu anda Denizkent’de alım, satım durmuş vaziyette. Satılık çok, soran yok. Birçok bina yarım ve yıkıntı vaziyette. İnsanlar sanki ümitlerini kesmişler, sanki harcama ve yatırım yapmak istemiyorlar. Bir arsa aramaya gittik, sazların, otların arasında inanın bulamadık. Evlerinde kalanlarla konuştuk dertli ve ümitsiz.
Sosyal tesis yok, olanlar da ise alkol verildiği için herkes girmiyor. Alternatif sosyal mekânlar ve tesisler olmalı.
Denizkent dosyamızı gördüğünüz gibi, masa başında hazırlamadık. Denzikent’te yaptığımız çalışmalara ilave olarak, Gönen’de de bilgi ve fikirlerine başvurduğumuz kişiler oldu. Öncelikli olarak, Denizkentin bağlı bulunduğu muhtarlık olan Altay mahallesi muhtarlığına bilgi ve gürüş almak üzere gittik. Muhtarlık kapalıydı, kapısında cep ve ev telefonları vardı.
Aradık iki telefonu da açan olmadı. Yani koskocaman turizm kentinin başındaki kişiye, turizm sezonunda maalesef ulaşamadık.
Gönen Belediyesinden elde ettiğimiz bilgilere göre, 456 konut var, devamlı ikamet eden sayısı belli değil. Belediyenin veya Altay Mahallesi muhtarlığının Denzikent’te bir temsilciliği, bürosu, görevlisi yok. Sarıköy belediyesinden elde ettiğimiz verilere göre de, Pınarkentin 55-60 konutu, 150-200 arası nüfusu var. Sarıköy Belediyesinin bir temsilciliği, bürosu yok.
Denizkent İçin Yapılması Gerekenler
Sonuç Olarak Denizkent Nasıl Çözüme Kavuşur dersek, çıkardığımız sonuca ve vardığımız göre, görüşlerimiz ve tespitlerimizi bir rapor halinde arz edelim.
1.İlk öncelik olarak Denizkent önce bir statüye kavuşturulmalı.
Yani burası köy mü, şehir mi, beldemi, mezramı, özel mülk mü beşli değil. Denizkent Gönen’in bir mahallesi olan Altay mahallesine bağlıymış. Hiç anlamış değilim. Altay Mahallesi nerede, Denizkent nerede. Arasında 25 KM mesafe var. Vatandaşlar ikamet ilmühaberi almak için Gönen’e, Altay mahallesi muhtarlığına gelecekler. Bazı vatandaşlar da Kınalar köyü muhtarına gidiyorlarmış ikamet için. Anlaşılır gibi değil. Anlayan varsa anlatsın.
Burası öncelikle Pınarkent ve Denizkent olarak birleşmeli, belediyeler ortak anlaşma yaparak buradan çekilmeli. İkamet eden nüfus belirlenmeli, nüfus sayısı belde kurmaya yetiyorsa belde kurulmalı ve belediye başkanlığı oluşturulmalı. Belde kurmaya yetmiyorsa, köy statüsüne alınmalı ve muhtarlık oluşturulmalı.
Şu anda koskocaman Denizkent’in başında yönetecek bir yetkili yok. Gönen’den veya Sarıköy’den, arada sırada buralara uğrayarak buralar kesinlikle yönetilemiyor. Bu artık ispatlanmıştır. Denemeye ve direnmeye gerek yok. Çözüm olmadığı 40 yıldır görülmüştür.
Denzikentin başında, içinde, tozlu yollarında, caddelerinde, kıyısında, çamurlu yolunda her gün, her saat dolaşacak tek elden yetkiliye, yöneticiye, muhtara veya başkana ihtiyaç var.
Sorunların acil çözümü ve profesyonel yönetim için dernek veya işletme kooparratifi de kurulabilir diyenlerde var ama bu da çözüm olamaz diye düşünüyoruz.
2.Mekân sahipleri sorunlarına sahip çıkmalı ve yönetime aktif olarak katılmalı, taşın altına elini koymalı.
Şu anda herkes sorunların çözümünü belediyeden, devletten ve başkalarından beklemektedir. Evinin önünü dahi süpürmeyenlerin, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesindekilerin, her şeyi başkalarından bekleyenlerin çoğunlukta olduğu bir yerde sorunlar bitmez.
Nitekim Denizkentin bazı yerlerinde site yönetimlerinin başarılı çalışmaları göze çarpmaktadır. Başarılı çalışması olan yerler gerçekten Denizkentin etkin olarak tanıtımına büyük faydalar sağlamaktadır. Ancak onlarda bu durumdan, yani sorunlu olan yerlerin varlığından tedirginlik duymaktadırlar.
3.Sosyal Mekânlar Çoğaltılmalı
Önceki yıllarda 74 odası, yüzme havuzu, kafeteryası ve lokantası ile orta gelirli ve günlükçü vatandaşların kısa süreli tatil yapmasına imkân sağlayan Gönen Belediye Tesislerinin yıkılması ile Denizkent adeta “Denizköy”e dönmüştür diyebiliriz. Bu mekânlar süratle, daha fazlası ve modern şekilde inşa edilmelidir.
Sarıköy Belediyesi Pınarkent tesislerine ait kümbetler de bir an önce değiştirilmeli ve çağın gereklerine uygun yeni mekânlar tesis edilmelidir.
4.Yatırımcılar Teşvik Edilmeli
Bu bölgede otel ve pansiyon işletmesi yapacak kişi ve kurumlara öncülük edilmeli, her türlü katkı ve destek verilmelidir. Sarıköy belediyesinin bu konudaki girişimleri çok olumludur, sonuç alınması için çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Mevcut konutların otel ve pansiyon işletmeciliğine dönüştürülmesi sağlamalıdır.
5. Tanıtım ve reklâm.
Denizkentin ne bir internet sitesi ne de bir emlakçısı yoktur. Bir kitapçık, broşür dahi hazırlanmamıştır.
Çok kısa sürede internet sitesi, tanıtım broşürü, tanıtım filmi, yazılı ve görüntülü yayınlar yapılmalıdır. TV programlarıyla tanıtım hamlesi desteklenmelidir.
6.Çevre Düzenlemesi
Kentin büyük bir bölümü sazlık, otluk ve bataklık içerisindedir. Yerleşim yerinin yakınlarına çeltik ekimi yapılmaktadır. Çeltik alanları bataklık ve sivrisinek faktörlerini tetiklemektedir. Akşamları, sivrisinekten bir saniye dahi durmak imkânsızdır. Çeltik alanlarına alternatif tarım projeleri uygulanmalıdır. Boş arsalar ve tarlalar hobi bahçeleri ve tarımsal çalışmalar için değerlendirilmeli, bu alanda alternatif projeler üretilmelidir.
Çünkü birçok arsa ot ve saz yığınları altında kalmıştır. Buralar ailelere ücretsiz olarak bahçe ve tarım amaçlı verilirse, bakımı ve çevre düzeni sağlanmış olur.
7.Sağlık açısından tanıtım ve teşvikler yapılmalı
Gönen -Denizkent, 1960 yılında Türkiye’ nin Turizm Bakanlığın’ dan onaylı ilk ve tek projelendirilerek imar edilmiş yazlık tatil beldesidir.
Ülkemizde Bodrum’ da dahil olmak üzere tüm tatil beldeleri köyden bozmadır. Denizkent ise diğerlerinden farklı olarak, plansız programsız bir yazlık beldesi olarak değil önce kâğıt üzerine projesi çizilip daha sonra bu projeye uygun olarak sıfırdan kurulmuş bir kenttir.
Hava sikilasyonunun ve oksijen oranının çok yüksek olduğu herkesçe bilinmektedir. Hatta Türkiye’nin en sağlıklı kenti olarak da tescillenmiştir.
Zamanla buraya bir astım hastanesi yapımı dahi düşünülmüş, yoğun prosedürle karşılaşan yatırımcı vazgeçip gitmiştir.
Kent sakinlerinden biri, astım hastası olduğunu, başka yerdeyken devamlı ilaç kullanarak yaşayabildiğini, Denzikent’e yerleştiğinde ise tamamen ilaç kullanmayı bıraktığını, cami önünde bize anlatma ihtiyacı duymuştur.
Bu tespit de sağlık turizmi açısından ne derece büyük bir öneme sahip olduğunun en büyük ispatıdır.
Denizkent, 1970′ li 80’ li yıllarda Türkiye’ de çok popüler olan bir cazibe merkeziydi. İlk ve tek Türk kadın pilotu ve Atatürk’ ün manevi kızı olan Sabiha Gökçen, Devlet Sanatçısı Ayhan Baran, 1961 Anayasası’nı hazırlayan ve o anayasanın sözcüsü Prof. Dr Muammer Aksoy’ da dahil olmak üzere daha bir çok ünlü kişinin Denizkent’te yazlıkları varmış.
Not: Bu raporu hazırladıktan sonra orada yaşayan ve sorunları bilen arkadaşlara okuttuk ve tam not aldık. Çalışma raporunu mükemmel buldular ve aynen yayınlansın dediler. Biz de noktası ve virgülüne dokunmadan aynen yayınladık. Halkımıza hayırlı olması dileğiyle. Daha güzel bir deniz sahili görmek ümidi ve duasıyla.
Tabiî ki bizde sadece rapor hazırlamakla kalmayalım, bir nebze olsun tanıtıma katkımız olsun düşüncesiyle; Denizkent Tanıtım Videosu hazırladık ve yayına koyduk. Merak edenler internetten Google arama motoruna girip “Gönen
Denizkent” yazdığında görebilir. Yine birde www.gonendenizkent.tr.gg isimli internet sitesini yaptık ve yayınladık. Sitemizi de görebilirsiniz.
Bu rapor GönTAM adına ve GönTAM yönetimince hazırlanmıştır. Kamuoyuna Arz olunur...
Gönen Sohbetlerinde Haftaya:
Gönenli Mehmet Efendi Vakfı başkanı Mahmut Uyar konuğumuz. Sakın kaçırmayın..
Gönen’de İz Bırakanları Unutamayız
Bir atasözü vardır at ölür meydan kalır, yiğit ölür şanı kalır diye. Bazı yiğitler de vardır, daha ölmeden şanları kalmıştır. Daha ölmeden şanları kalanlardan, insanlık için, hayır hasenat için durmadan, bıkmadan, yılmadan çalışanlar, çabalayanlar, ahiret günü için azık torbalarını dolduranlar vardır. Cami ve okul yaptırmak için çalışıp çabalayanlara hep gıpta etmişimdir.
Ne biçim dünyada yaşıyoruz. İmtihan sırrının gereği olda gerek. Kimisi mescitlerin ve İmam Hatip Okullarının, yıkılması, yok olması, bitmesi yolunda çabalayıp dururlar. Kimileride vardır, camilerin ve bu okulların inşası, imarı, korunması ve geliştirilmesi için mal ve canlarıyla, bin bir zorluklara ve engellemelere rağmen mücadele ederler. Tabiî ki bilenlerle bilmeyenler bir olmadığı gibi, mücadele edenlerle etmeyenler de bir değildir. İmam Hatip Okullarının ve camilerin inşası için mücadele edenlerle, bu okulların yıkılması, yok edilmesi için uğraşanlar da bir değildir. Kuran-ı Kerim bu hususu iki ayeti kerimesinde şu şekilde açıklıyor.
Bakara 114: ”Allah’ın mescitlerini, içlerinde Allah’ın ismi anılmaktan men eden ve yok olmaları yolunda çalışan kimselerden başka, daha zalim kim vardır? Bunların mescitlere ancak korka korka girmek hakları olabilir. O kâfirlere dünyada zillet ve rüsvalık vardır. Ahirette en büyük azap ta onlarındır”.
Tevbe 18:”Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve Ahiret gününe iman eden, gereği üzere namaz kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder, onarır. İşte hidayet üzere bulunanlardan oldukları umulanlar bunlardır”.
Kendisini 1977 yılından beri yani tam 33 yıl öncesinden tanıyor ve takip ediyorum. Koşan, koşturan, herkesi hayra davet eden bir adam. Herkese nasip olmayan, çok genç bir yaşta müdür olabilmiş ve 35 yıla yakın müdür olarak kalabilmiş, müdür olduğu halde hizmetli gibi çalışabilmiş, öğretmen gibi derslere girebilmiş, dernek görevlisi gibi çantası elinde kapı kapı dolaşarak inşaat halindeki okulunu, yani Gönen İmam Hatip Lisesinin inşaatını bitirebilmek için yardım toplamış bir adam.
Gönen İmam Hatip Lisesi tam 33 yıl önce kuruldu, 26 yıldır mezun veriyor. Ben de ilk mezunlarından olmakla bahtiyar olduğum ve yaptığım her hayırlı işten kendime olduğu gibi, bir sevapta bu okulu yapanlara ve bizleri eğitenlere gittiğine inandığım ve gönlümde taht kuran bir insan. Gönen İmam Hatip Lisesinin ilk müdürü, değerli hocam Necati Değirmenciyle baş başa olmak, eskileri yâd etmek ve sizinle de paylaşmak istedim.
Necati Değirmenci hocamla sohbetimde daha neler öğrendim neler. 1977 li yıllarda hiç de kolay olmayan Gönen İmam Hatip Lisesinin yapılışı ve eğitime başlaması. Ne mücadeleler yapılmış da o zamanlar biz çocuk olduğumuz için anlayamamışız. Gerçekten bu necip milletin parasıyla yapılmış, halkın gerçek okulları bunlarmış.
Gönen İmam Hatip Lisesinin İlk Kurucu Müdürü
Necati Değirmenciyle Başbaşa
A.Kadir Demircan: Hocam, Necati Değirmenci kimdir. Kısaca bize kendinizi tanıtabilirmi siniz.?
Necati Değirmenci:Tabiî ki.1943 Gönen Dumanalan köyü doğumluyum, sonradan, 3 yaşındayken Havutça köyüne göçmüşüz. 1966 da Balıkesir İmam Hatip Lisesini, 1970 de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdim. 1977- 1978 döneminde Gönen İHL Müdürlüğüne atandım ve 1985 yılına kadar 6 yıl bu görevde bulundum. 1985 de Çorum Osmaniye Lisesi müdürü oldum,1994de emekli oldum. Emekli olduktan sonra 6 ay özel bir dershanede çalıştım, daha sonra, görev için Almanya ve Fransa ya gittim. Fransa’dan döndükten sonra İstanbul Bağcılar Belediyesinde Bilişim projesinde görev aldım ve daha sonra çeşitli özel eğitim kurumlarında idarecilik görevlerinde bulundum.
A.Kadir Demircan: Hocam hazır Gönen İHL Mezunlar gününe gelmişken, uzun zamandır özlediğimiz fakat bir türlü fırsat bulamadığımız, eski günlere dönük bir sohbet edelim dedik. Malum Gönen İmam Hatip Lisesi bu yıl 26 ncı mezunlarını verdi, ben 1.nci yani ilk mezunlardanım. Yani bu fabrikanın ilk mahsulüyüz diyebilirim. Siz de bu fabrikanın ilk acemi müdürüydünüz. O zamanlar çok küçüktük, başımızda kavak yelerli esiyordu, bu okul nasıl kuruldu, bu günlere getirildi idraki içinde değildik. Hem eski günleri anmak, hem de şimdiki nesillere bir ibret vesikası olması için okulun kuruluşundan başlayalım.
Necati Değirmenci: Tabiî ki. 1977-78 eğitim yılında okula müdür olarak atandım. Daha birinci kat yarımdı. 44 öğrenciyle başladık. Biz müdürdük ama masa başında değildik. Hem eğitimde hem okulun yapılması çalışmalarında alandaydık, halkın içindeydik. Okula nöbetçi bırakıyordum, kendim yardım topluyordum. Ahmet Altaş, Sabri Karatan, Sadık Tuksal, Çetin öğretmen, Hasan Güven, Abdullah Uyar hoca zaten başta koşan demirbaşlarımızdan ve hizmet erlerindendi.
A.Kadir Demircan:Hocam sanırım bir dernek kurulmuş, o derneğin kurcularından bahseder misiniz.?
Necati Değirmenci: Gönen İmam Hatip Yaptırma Derneğinin kurucuları içerisinde kurucu başkan Avukat Yüksel Ergen, Müftülük Murakıbı Sabri Yalın, rahmetli Sabri Karatan, Rahmetli Abdullah Uyar, Sadık Tuksal, şu anda Gönen hayra ve İlme Hizmet Vakfı Başkanı da olan Selahattin Ergün, Ekrem Çakırcalı, Bülent Akarsu, Aliosman Bağcı, dokumacı Ahmet gibi isimler vardı. Yüksel Ergen’den sonra Abdullah Uyar hoca devraldı dernek başkanlığını. Daha burada ismini sayamadığımız nice insanlar vardı. Arsayı belediye başkanı verdi.
A.Kadir Demircan:Hocam Okulun müdürü nasıl oldunuz.?
Necati Değirmenci: Ben zaten Gönen’de vaizlik yapıyordum. İstanbul’dan gelip gidiyordum. Okulun kurulması için Ankara’ya bir heyet gidiyordu, onun içinde ben de yer aldım. Giderken müdür nasıl bulacağız diye konuşulunca, oradaki bir arkadaş, müdür yanımızda dedi. Tayyar Altıkulaç’da o zaman genel müdürdü. Ona beni söylemişler ve olduk.
A.Kadir Demircan:Okulun yapılması zor mu oldu?.
Necati Değirmenci: Ben zaten önceden vaizlik te yaptığım için, halk beni tanıyordu. Halka anlatmak kolay oldu. Her köye en az beşer defa gitmişimdir. İstanbulda’da imamlık ve vaizlik yaptığım yerlerden çok yardım topladım. İstanbul’da Gönenli imamlar vardı, onlarda destek verdiler. Zaten kapalı çarşıdaki sarraflar beni bekliyorlardı. Çantamı alıp yardımları almaya giderdim. Adamın biri, yahu biz hiç yardım alamıyoruz, sen nasıl alıyorsun diye şaşırmış tı. Gönenli Mehmet Efendinin işte orada bize himmeti oldu. Binlerce talebeye yardım eden bir adamdı.
A.Kadir Demircan: Hocam Gönenli Mehmet Efendiyi tanıdınız mı?
Necati Değirmenci: Bir anımı anlatayım. 60 ihtilalinde hocayı içeri alırlar, sen para topluyormuşsun, bu paraları sana kim veriyor diye sorarlar. Oda Allah veriyor der. Ya nasıl Allah verir, ben istesem bana da verir mi diye sorarlar. O sırada kapıdan bir adam girer ve burada Gönenli Mehmet Efendi varmış der. Yanındaki kişi hocayı adama gösterir, adam bir tomar parayı hocaya verir. Hoca içinden bir miktarını alır ve kalanı benim öğrencilerim var onlar açtırlar, kalanları onlara götür der. Orada hocayı içeri alnanlar sorarlar bu adamı kim çağırdı, kimse çağırmadım der. İşte bu adamı Allah göndermiştir derler ve hocayı serbest bırakırlar. Hoca 24 saat insanlara hizmet ederdi.
A.Kadir Demircan: 1985 den bu yana, 25 yıl sonra okulu nasıl buldunuz.?
Necati Değirmenci:Canlı ve diri buldum. Önceki iki müdür arkadaş çok başarılı oldular diyemem. Metin Erbay iki yönden şanslı. Birincisi Gönen’li olması, ikincisi akıl soruyor, her şey için danışıyor olması. Bakıyorum kurulu istem çok güzel, öğrencim zaten, konuşması güzel. Okulu günün şartlarına uydurmayı başarmış. Gözüm arkada gitmem artık. Bundan sonra artık kimse bu durumu geriye götüremez.
A.Kadir Demircan: Gönen’i nasıl gördünüz.?
Necati Değirmenci: Turistik bir alan. Şehircilik olarak güzel. Kaplıca açısından daha iyi düzeye getirilebilir. Belediye yönetimi uygun görürse, İstanbul Bağcılar belediyesinde uyguladığım Bilişim Projesini burada da uygulayabilirim. Gönen’e yerleşmek gibi bir niyetim var.
A.Kadir Demircan: Hocam sohbetimiz bitmez, ancak sayfamız bitiyor. Son ve çok özel bir soru sormak istiyorum. Kadir Demircan nasıl bir talebenizdi. Hangi yönüyle hatırlıyorsunuz?
Necati Değirmenci: Hiç unutmam ve her yerde hala anlatırım. Kitap almaz, defter almaz, not tutmaz deli dolu bir çocuktu. Her sene sonunda bütün derslerden İkmala kalıyor ve hep geçiyor. Şüphelendik, kopya çekiyor diye düşündük. Öğretmen arkadaşlara, şunu dedim tefsir dersinden bu defa iyi bir kafese alalım. Soyalım, bütün ceplerini boşaltalım, başına da üç öğretmen dikelim dedik. İmtihan başlamadan önce soyduk, bütün ceplerini boşalttık, başına üç tanede öğretmen verdik. Adam tefsirden yine 9 aldı ve geçti. O zaman anladık ki adam kopya falan çekmiyor ve çok ilginç bir öğrenci.
Başka bir zaman da arkadaşlar geldiler, bu adamı, hareketlerinden dolayı disipline verelim ve okuldan atalım dediler. Karşı çıktım. Biz eğitimciyiz, atmak kolay, kazanmak lazım dedim ve engelledim. İçimde bir his vardı, seninle ilgili. Bu adam şimdilik yanlış ama ileride doğrulacak ve çok farklı bir kişi olacak diye düşünüyordum. Şimdi ne kadar doğru bir iş yaptığımı daha iyi anlıyorum ve görüyorum
A.Kadir Demircan: Hocam gerçekten çok duygulandım. Ben sadece size değil, ilkokul hocalarıma da çok düşkünüm. Beni 35 yıl önce okutan İsmail Sezgin ve Sabahattin Kocaoğlu hocalarımla da hala görüşüyorum. Onlarda büroma sık sık gelir giderler. Çünkü bir söz vardır Bana bir harf öğretinin kölesi olurum diye. Gerçekten sizlerin hakları ödenmez. Biz ödeyemeyiz, siz büyüklük edin bize hakkınızı helal edin. Allah sizden razı olsun. Sohbetimize katıldığınız için de teşekkür ederim. Allah sizlere hayırlı ömürler versin.
Necati Değirmenci: Bende teşekkür ederim. Helal olsun.
Önemli Not: Gönen Sohbetlerinde haftaya Denizkent Dosyasını işleyeceğiz. Çok tartışılacak ve ses getirecek bu röportajı ve Denizkent raporunu mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.
Gönen Sohbetleri Büyük İlgi Gördü..
Gönen Sohbetleri köşemiz iki haftadır yayında. Ali Dökmen ile Hüseyin Tanrıöver’i konuk ettik. Her iki konuğumuz da değerli insanlar. Röportajımız çok ses getirdi, yani olumlu karşılandı. Temel amacımız sosyal sorumluluk bilincine sahip hakiki gönüllü sivil toplumcu kişileri topluma tanıtmak. Düşünce, proje, öneri, kaygı ve heyecanlarını halka yansıtmak, paylaşılmasını sağlamak. Merakları gidermek ve cesaretlerini arttırarak onura etmek. Mümkün olduğu kadar boş sohbetlerden, boş ve faydasız sözlerden, konulardan ve kişilerden kaçınmak ve uzak durmak istiyoruz.. Mümkün olduğu kadar kendini beğenmekten, koltuğunu ve yandaşlarını koruyup kollamaktan öteye toplum için bir heyecanları ve projeleri bulunmayan kişilerden uzak durmaya gayret ediyoruz. Bu tanımın dışında olan herkesle sohbet penceremiz sonuna kadar açık. Bilimsel, objektif, tarafsız, bağımsız ve bağlantısız olduğumuzu herkes bilir. Amacımız iyinin, doğrunun, güzelin ve güzelliklerin, hayrın ve hayırlı işlerin paylaşılması, çoğalması, çoğaltılması. Niyet hayırsa, amelde hayır olur. İnşallah Gönen Sohbetleri hayırların köprülerini atacak. Gönen Sohbetlerini biz bütün yerel gazetelere de mail ile gönderiyoruz. Ancak sadece Gönen Postası toplum için değerli ve faydalı görüp yayınlayabiliyorsa biz toplum adına kendilerine minnettar kalırız. Ayrıca Gönen Sohbetlerimizi
www.gonengontam.gen.tr/gonensohbetleri.htm ile www.gonenkesifhabetilan.tr.gg internet sitelerinde devamlı olarak istediğiniz zaman takip edebilirsiniz.
Sohbet köşemize davet edeceğimiz konuklarımızı tabiî ki özel olarak planlamaya çalışıyoruz. Plan dışı konuklarımızda olabiliyor.
Önümüzdeki günlerdeki sohbetlerimizde; Mehmet Efendi Vakfı Başkanı Mahmut Uyar, Hayra ve İlme Hizmet Vakfından Hüseyin Uyar, Ziraat Odası Başkanı Necati Özkurt, Kam Koop Bşk Mehmet Uzun, Sulama Birliği Başkanı Kadir Bakkal, Gazze Gazisi ve İHH Gönüllüsü Zeliha Sertkaya,
Eski İlçe Tarım Müdürü Kadir Günay, Eski Gönen Belediye Başkanı Hayati Köse, Belediye Başkanı Hüseyin Yakar, Ak parti İlçe Başkanı Servet Bıyık, CHP İlçe başkanı Bülent Birgül, SP İlçe Başkanı Muzaffer Malcıoğlu, Sarıköy Belediye Başkanı Ali Yeşildağ, Tiyatrocu Salih Korkmaz gibi daha ismini burada sayamadığımız nice isimler ile huzurunuzda inşallah sohbet edeceğiz.
Bu Haftaki Konuğumuz
Müzisyenler Derneği Başkanı Mehmet Yıldır
Mehmet Yıldır’ı Köşemize Niçin Konuk Ettik
İlçemizde yaz tatili geldiğinde düğün, eğlence, oyun bitmez. Düğün ve eğlencelerimizin ve tabiî ki kültürümüzün vazgeçilmez unsurları müzisyenler. Onlara kimimiz müzisyen deriz, kimimiz sanatçı, şarkıcı, türkücü, davulcu, zurnacı, dümbelekçi, solist, assolist, bestekâr diye adlandırırız. Müzisyenlik tabiî ki meslektir, sanattır, eğitim, bilgi ve beceti ister. Bu özelik kimilerinde doğuştan, anadan, babadan gelme bir yetenektir. Kimileri daha sonradan müziğe aşık olurlar. Kimileri de ekmek parası için müzik yapar. Her ne dersek diyelim. Müzisyenler hayatımızın vazgeçilmez unsurlarıdır.
İşte Gönenli müzisyenleri 1956 yılından beri bir çatı altında toplayan müzisyenler derneğinin başkanı Mehmet Yıldır’ı konuk etmek istedik. Çünkü Mehmet yıldır, öyle bir gırnata çalıyor ki, öyle derin havalardan yani damardan giriyor ki mest olmamanız, duygulanmamanız mümkün değil.
Evet insanı eğlendiren, eğlendirirken düşündüren bu adamı ilk defa 2008 de tanıdım. Derneğin önünde akşamüzeri gırnatasını test ederken, kamerayı tutuverdim kendisine. Bir çalmaya başladı ki, sormayın. Kısa sürede beş tane müzisyen oluverdiler. Bütün havalardan öyle bir program yaptılar ki, bütün halk ne oluyor diye toplandı etrafımıza. Düğün değil bayram değil, tören değil, bu çalgılar niye böyle güzel çalıyor. Çekimimi yaptım, istediğim program olmuştu. Çoktan beridir Gönen havalarını dinlemek, kameraya çekmek ve video kanallarında internetten yayınlamak ve toplumla paylaşmak istiyordum. İstediğim olmuştu. Çekim bitti, oturup sohbet ettik. Meğer o yetenekli adam müzisyenler derneğinin başkanıymış. Hem de altı yıldır, 189 üyesi olan ve beş kuruşluk bir menfaati olmadığı bir sivil toplum kurumunun başkanlığını da yapıyormuş. Sohbet derinleşmeye başladı. Mehmet Yıldır, ayrıca Tavuk Çiftliğinin de işletmesini yapıyormuş. Üretici, sanatçı ve sivil toplumcu kişilik. Her babayiğidin karı değil. Severim sivil toplumcuları. Halk için çalışan, halk için yaşayan, halk için üzülen ve sevinenleri severim. Zaten dinimizde, Müslüman kimdir sualine cevap olarak “kendi için değil başkaları için yaşayandır” cevabını veriyor. Kendi için değil başkaları için yaşamak. Ne güzel bir kişilik. Herkes başkaları için yaşarsa, bu toplumda anarşi, huzursuzluk olurmu hiç. Halkın içinde olanları ve halka tepeden bakmayanları, koltuk kapmak ve kaptığı koltuktan maaş almak, çeşitli şekillerde nemalanmak için koşturan dalkavuklardan nefret ederim.
İşte köşemizin konuğu Mehmet Yıldız’ı, başkaları için koşturan ve yaşayan, enerjik, girişimci, heyecanlı, toplumunu, şehrini, insanlarını, çevresini düşünen bir kişilik olarak tanıdım ve sevdim kendisini. Zaten derneklerine birkaç defa uğradığımda, dernek üyeleri ve diğer arkadaşlarının da kendisine karşı sevgi, saygı ve muhabbet içinde olduklarını gördüm ve gerçekten gıpta ettim.
Müzisyenler Derneği Başkanı Mehmet Yıldır
Önemli Not:Mehmet Yıldır’ın bu sohbeti yaptıktan sonra annesi vefat etmiştir. Sohbetin kaleme alınışının son halini görme imkânı bulamamıştır. Kendisine ve kederli ailesine sabır ve Hakka yürüyen annesinin mekânının cennet olmasını dileriz.
A.Kadir Demircan: Mehmet bey sizi tanıyabilirmiyiz.?
Mehmet Yıldır:1969 Gönen doğumluyum. İlkokul mezunuyum ve 25 yıldır müzikle ilgileniyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Ayrıca kendime ait bir tavuk kümesinin işletmeciliğini yapıyorum. İki tane de işçim var.
A.Kadir Demircan: Müzisyenler derneğinden bahseder misiniz. Gönen’de belki derneğiniz bilmeyen birçok kişi var. Amacınız, çalışmalarını nelerdir.?
Mehmet Yıldır: Tabiî ki, Kadir bey, inanın çok mutluyum. Gönen’de ilk defa bir kişi, bizi değerli buluyor, konuk ediyor ve topluma tanıtma fırsatı buluyor. Size ve Gönen postası gazetesine teşekkür ediyorum.
Derneğimiz, Gönen’de değil Türkiye genelinde en eski, köklü ve ilk müzisyenler derneği olma unvanına sahip. Yani tarihi bir sivil toplum kuruluşu. 1956 yılında kurulmuş ve şu anda 189 üyemiz var. Altı yıldır da başkanlık görevini zevkle yürütüyorum. Amacımız üyelerimizle sosyal ve kültürel aktiviteleri canlı tutmak. Gençlerimize ve halkımıza müziği sevdirmek. Eski Gönen havalarının unutulmamasını ve genç nesillere ulaştırılmasını, tarihi ve kültürel mirasımızın korunmasını sağlamak istiyoruz. Dernek olarak; Belediye bandosunda görev yürütüyoruz. Çeşitli etkinliklerde, törenlerde, folklor gösterilerinde görevler alıyoruz. Tabiî ki daha kapsamlı, daha iyi düzeylerde hizmet ve faaliyetlerde bulunmak istiyoruz ama, imkansızlıklar içerisinde bu kadarını yapabiliyoruz.
A.Kadir Demircan: Sayın başkan, dernek olarak sıkıntınız, halktan ve yerel yönetimden beklentileriniz var mı?
Mehmet Yıldır: Tabiî ki sivil toplum kuruluşları hep sıkıntılıdır. Gelirleri yoktur, üyeler aidat ödemezler, halk ilgi göstermez, yerel yönetimler ve resmi kurumların desteği de olmayınca sıkıntılar büyür gider. Sivil toplum bilinci yerleşmemiş daha insanımıza. Herkes menfaat karşılığında iş yapmaya çalışıyor. Gönüllülük esası ve bilinci oluşmamış. Herkes kendini düşünür, cemiyeti düşünmez hale gelmiş. Belediyemiz sivil toplum kuruluşlarına çeşitli şekillerde destek olabilir, ortak projeler yürütülebilinir.
Biz, halkımızın bizi düğün, dernek, tören ve her türlü etkinliklerine çağırmasını istiyoruz. Para isteyecekler diye çağırmıyorlar. Hayır, biz her şeyden para istemeyiz. Dernek olarak her türlü etkinliklerde görev ve hizmet vermek istiyoruz.
Gönüllülere müzik konusunda özel eğitimler vermek isteriz. Diğer kurumlarla ortak projeler sürdürmek isteriz. Şu anda ortak çalışma ve işbirliği yaptığımız, Gönen Belediyesi ve GönTAM var. Diğer kişi ve kurumlarla da faydalı çalışmalar içerisine girebiliriz. Biz herkese ve her şeye açığız.
A.Kadir Demircan:Mehmet bey, dernek olarak önünüzde ne tür projeleriniz, hedefleriniz var.
Mehmet Yıldır: Müzisyenler derneği olarak bölgede ve Türkiye’de önemli bir yerde bulunuyoruz. Yeni bir internet sitesi yaptırdık. Şimdi de, unutulmaya yüz tutmuş, eski gönen karşılamaları, Gönen oyun havaları var, onları unutturmamak, yeniden yaşamak ve genç kuşaklara taşımak için, dağ başında sessiz bir yere ekip olarak çıkıp o havaları seslendireceğiz. Yani bir sesli ve görüntülü müzik klip yapacağız. Sonra onu internetten ve başarabilirsek ulusal televizyonlardan yayınlanmasını sağlayacağız. Bu konuda biliyorsun, bize verilmiş bir sözünüz var. O sözünüzü tutmanızı bekliyoruz.
A.Kadir Demircan: Tabiî ki Mehmet bey, sözümüzü biz tutarız. Ben her zaman şu sözü kullanırım; Söz namustur, sözünde durmayan namussuzdur. Söz Müslümanın, insanın tutulacak kulpudur. Tabiî ki iyi bir müzik programı çekimi yapacağız ve yakında başlayacağımız yeni televizyon programın da da yayınlayacağız.Biliyorsun, ilk tanıştığımızda çektiğimiz 16 dakikalık programı iki defa TV 58 den yayınladım, tüm dünya izledi. Aynısı yine yaparız. Derneğinizin yanındayız. Hizmetlerinizi destekliyoruz.
A.Kadir Demircan: Son olarak neler söylemek istersin. Sohbet bitmez, sayfalar da kelimeler de yetmez. Gönül muhabbet isterdi, kısada olsa bir muhabbet çıkardık. Ben sohbetimize katıldığından dolayı çok teşekkür ederim. Başarılar diliyorum. Çok çok çok çalışmalısın. Seni takip edeceğiz. Biz sohbetlerimize, çok çalışan ve sohbetten sonra da, iki kat daha fazla çalışacağına inandığımız kimseleri konuk ediyoruz. Bu nu unutmamalısın..
Mehmet Yıldır: Ben de bize, bu imkânı sunduğunuzdan dolayı teşekkür ederim. Mutlaka çok çalışacağız, toplum için, üyelerimiz için iyi işler çıkarmak için yola koyulduk.
Ali Dökmenle Başbaşa
Gönen Sohbetlerinde A Kadir Demircan Açık Açık Sordu Konukları Açık Açık Cevapladı
Gönsiad Başkanı Hüseyin Tanrıöver ile Başbaşa
Hüseyin Tanrıöver’i köşemize niçin konuk ettik.
Son zamanlarda Gönen’de bir hareketlenme olmaya başladı. Baktık ki bir gurup iş sahibi, memleketini, vatanını, insanını seven ve bir şeylerin yapılması gerektiğine inanan bir gurup insan, bir teşebbüs başlattı. Doğrusu biz de heyecanlandık. Artık Gönen’de işler eskisinden farklı olacak diye düşündük.
İşte bu yüzden, kısa adı Gönsiad olan, Gönen Sanayici ve İş Adamları derneği başkanı Hüseyin Tanrıöver’i köşemize konuk etmek ihtiyacı duyduk. Bakalım neler yapacaklar, hedefleri, düşünceleri, projeleri neler hep birlikte biz de öğrenelim ve toplumla da paylaşalım istedik. Kendilerine teklif ettik, o’da bizi kırmayarak köşemize konuk oldu ve sorduğumuz soruları ve düşüncelerini eğmeden, bükmeden açık açık cevapladı, konuştu.
Hüseyin Tanrıöver;1967 Gönen doğumlu.37 yıllık bir işletmenin ortaklarından birisi. Toptan ayakkabı alım satımı alanında, biri Gönen merkez, ikisi şube olmak üzere 3 işyeri sahibi. Hiç boş vakti yok. Üç işyeri arasında ve yurt içi seyahatlerle vaktini geçiren ve en az 20 kişiye iş ve ekmek veren bir girişimci. Bütün bunların yanında sosyal organizasyonlara ve sivil toplum kurumlarına da destek olmaya çalışan bir kişiliğe sahip birisi. İşte onun bu memleket sevdası ve sivil toplumcu kişiliği, daha da alevlenerek, daha önce kurulu olan fakat faal olamayan bir derneğin başına getirdi. Mevcut derneğin genel kurulda adı ve amaçlarında revizyon yapılarak, kısa adı GÖNSİAD, yani Gönen Sanayici ve İş Adamları Derneğinin oldu ve Tanrıöver’de bu derneğin başkanı seçildi. Tabiî ki, başkan olmasıyla birlikte GÖNSİAD ses getirici organizasyonlarla kamuoyunda adını duyurmaya başladı.
Sohbetimiz Başlıyor
A.Kadir Demircan:Hüseyin bey, bu derneği niçin kurdunuz. Amacınız hedefleriniz neler.?
Hüseyin Tanrıöver:Arkadaş ortamındaki sohbetlerimizde bu alanda bir boşluk ve eksiklik olduğu kanaatine vardık.
Gönen ve çevresindeki işletme sahipleriyle tanışma, görüşme, iletişim, koordinasyon ve çeşitli konularda işbirlikleri oluşturarak büyük işlere öncülük ve rehberlik edebiliriz düşüncesi hakim oldu. Bu düşüncelerimizi gerçekleştirebilmek için de bir vasıtaya yani kuruma ihtiyaç vardı. Bu kurum da Gönsiad oldu.
İnsanlarımız genelde küçük olsun benim olsun anlayışında. Biz de tabii işyerlerini birleştirme düşüncesi yerine, kendi işlerimizin üzerinde ve dışında, şehrimizin, coğrafi şartların ve günümüz teknolojinin sunduğu imkânlar ve toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda farklı işletmeler ve teşebbüslere öncülük etmek istedik. Amacımız, hedefimiz insanımızın, ilçemizin, bölgemizin ve nihayet ülkemizin huzuru ve refahı için neler olabilecekse onları yapmak, yapılmasını teşvik etmek.
A.Kadir Demircan: Hüseyin bey, ilçemizdeki sivil toplum kuruluşlarını ve de ekonomi ve ticaret alanındaki kurum ve kuruluşları değerlendirir misiniz?
Hüseyin Tanrıöver: Tabiî ki. Mevcut durum malum. Öncelikle şu iyi anlaşılmalı. Biz hiçbir kişi ve kurumu rakip olarak kurulmadık, ortaya çıkmadık, böyle bir düşüncemizde olmadı. Sosyal sorumluluk anlayışı gereği hizmet kuruluşu olarak ortaya çıktık. Gönen’de kaplıca sektörüne dayalı özel yatırımlar olmalı ama bunu mümkün kılamıyorlar. Bu anlayış değişmeli. Biz bir derneğiz, ekonomik hiçbir gelirimiz yok. Bazı kurumların kanunlarla belirlenen belli bir destekleri var. Yani imkânları daha iyi olan kurumların daha aktif projeler üretmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Ben diğer kurumlar için hiçbir şey demiyorum. Biz yolumuza ve hedeflerimizi gerçekleştiremeye devam edeceğiz. Zaman içinde kamuoyu anlayacak, takdiri ve değerlendirmeyi onlar yapsın istiyoruz. Daha şu anda biz de yeniyiz. Bir şeyler konuşmak için erken.
A.Kadir Demircan: Yakın planda neler hedefliyorsunuz. Derneğinizin ne gibi faaliyetleri olacak.?
Hüseyin Tanrıöver:Öncelikle üye profilimizi zenginleştirmeyi hedefliyoruz. Yani daha teşkilatlanma ve proje hazırlık dönemindeyiz diyebilirim. Çevremizde, küçük, orta ve büyük ölçekli iş ve işletme sahiplerini derneğimize üye olmaya davet ediyorum. Birlikten güç doğar. Örgütlenme ve arkasından gelen organizasyonlar ile ilçemize yararlı ve faydalı yatırımları hayata geçirebiliriz.
Bu yıl içinde Gönen’li iş adamlarımızdan oluşan bir gurupla yurt dışı iş gezileri düşüncemiz var.
Hani çok yaşayan mı, çok gezen mi bilir sözüne nasıl, çok gezen bilir cevabı verilebiliyorsa, biz de bilmek, görmek, bizzat yaşamak, bilgi ve fikir sahibi olmak için gezmek istiyoruz. Bu ülkelerdeki örnek yatırımları, işletme ve fabrikaları görmek, bilgi ve fikir alışverişinde bulunmak, ortak yatırım, ihracat ve çeşitli ticari projeler için önemli bir gezi olacağına inanıyoruz.
Yakın zamanda bildiğiniz gibi Uluslar arası Türkçe Olimpiyatlarınızın Gönen’deki organizasyonu GÖNSİAD öncülüğünde, sponsor firmalarımızın da katkılarıyla gerçekleştirdik. Büyük bir halk konseri gerçekleşti. Bu hizmetler devam ettirilecek.
A.Kadir Demircan: Devletten veya yerel yönetimden beklentileriniz neler?
Hüseyin Tanrıöver: Yerel yönetimden önemli bir beklentimiz yok, ancak devlet teşebbüs sahiplerine daha fazla destek olmalı, iş ve işlemlerini kolaylaştırmalı.
A.Kadir Demircan:Derneğinizin üst birliği var mı?
Hüseyin Tanrıöver: Tabiî ki bizde kısa adı TUSKON olan Türkiye İş Adamları ve Sanayicileri Konfederasyonu’na üyelik için müracaat ettik. Üst birliğe bağlı veya üye olmak çok faydalı.
Çünkü yakın zamanda Tek Süt’ün sahibi Sayın Cevdet Arınık, Cumhurbaşkanımızın TUSKON tarafından organize edilen Kazakistan gezisine katıldı.
TUSKON bize şartları uyan 3 kontenjan hakkı verdi. Biz bir kişiyi gönderebildik. Bu Gönen için ne kadar güzel bir şans ve faaliyet oldu. Bundan sonra bu tür ulusal ve uluslar arası dış gezilerin sayısı artacak.
A.Kadir Demircan: Oteldeki tanışma yemeği ve toplantısı nasıl oldu?
Hüseyin Tanrıöver: GÖNSİAD’ın kuruluş ilke ve amaçlarını ve tanıtımını sağlaması açısından çok olumlu bir ortamda geçti. Olumlu tepkiler aldık. Buda bizi daha da şevklendirdi.
. Marmara ve Ege’nın birçok iş derneklerinin başkanları da toplantımıza katıldılar. Çok önemli görüş alışverişleri oldu.
A.Kadir Demircan:Hüseyin bey sayfamız bu kadar fırsat veriyor. Konuşulacak ve sorulacak daha o kadar çok soru ve mevzu var ki- isterseniz bunları ileride başlatacağımız televizyon programına da bırakalım. Bu bir başlangıç olsun. Sizi izlemeye, takip etmeye devam edeceğiz. Sohbetimize katılımınızdan dolayı teşekkür ederim.
Hüseyin Tanrıöver: Ben de teşekkür ederim. Tekrar görüşmek üzere. Buradan tüm halkımıza, üyelerimize, işadamlarımıza ve sanayicilerimize sonsuz selamlarımı iletiyorum